Dünya nüfusunun hızla artması ile doğal kaynakların aşınması ve kirlenmesine bağlı olarak, sağlıklı ve güvenilir özellikler taşıyan gıdalara olan ihtiyaç sürekli bir artış göstermektedir. İnsanların sağlıklı ve güçlü olarak yaşamasında, toplumsal refah düzeyinin artmasında yeterli ve dengeli beslenme temel koşullardan birisi, belki de en önemlisidir. Sağlıklı bir yaşam ancak gıda güvencesi ve güvenliğinin sağlanması ile sürdürülebilir. Gıda güvencesi ve güvenliğinin sağlanması, sağlığın korunması ve geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi, çevrenin korunması ve sosyo-ekonomik gelişmenin sağlanması amacıyla politikalar oluşturulurken, gıda ve sağlık kavramlarının birlikte ele alınması bir gerekliliktir. Günümüzde toplum sağlığını tehdit eden en büyük etmenlerden biri, gıdalarda bulunan toksik kimyasallardır. Bu konu WHO, FAO gibi Birleşmiş Milletler kuruluşlarının ve Avrupa Birliği Komisyonu’nun öncelikli konuları arasında yer almaktadır. Gıdalarda bulunması muhtemel bu maddelerin başında tarımsal üretimde sıklıkla kullanılan gübreler, bitki koruma ürünleri ve çevresel kaynaklardan bulaşan çeşitli kimyasal maddeler gelmektedir. Bu tür kimyasal maddeleri içermeyen bitkisel ürünlerin teknolojisine uygun olarak üretimi ve böylelikle daha kaliteli gıdaların tüketicilere sunulması insan ve çevre sağlığı açısından hayati öneme sahip bir konudur.
Türkiye’nin AB müktesebatının yaklaşık yarısı tarım konularını kapsamakta, tarım konularının da büyük bir bölümünün gıda güvenliği, bitki ve hayvan sağlığıyla ilgili olduğu görülmektedir. Gıda güvenliğine ilişkin en önemli sorun kalıntıların kontrol edilmesi ve bunların belli bir seviyenin altında tutularak hayvan ve insan sağlığını tehdit etmesinin önlenmesidir. Ayrıca, Türkiye tarım ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 50’sini gıda güvenliği konusundaki önlemleri en yaygın ve katı biçimde uygulayan AB’ne yapmaktadır. Bütün bu nedenlerle, Türkiye’nin gıda güvenliği konusundaki gelişmeleri oldukça yakından izlemesi ve uygulamasının zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye, tarım ürünleri üretiminde, özellikle meyve ve sebze üretiminde dünyanın en önemli ilk beş ülkesinden biridir. Türkiye tarımsal üretiminin lokomotifi olan Antalya ise ülkemizin örtü altı yetiştiriciliğinin %35’ini ve meyve sebze ihracatının %33’ünü tek başına gerçekleştirmektedir. Bölgenin Türkiye ve dünya tarım girdisine bu şekilde katkısına paralel olarak, Antalya’da tarımda kimyasal madde kullanımı da özellikle son 10 yılda giderek artmış ve sadece tarım ilaçlarında yıllık 5500 tona ulaşmıştır. Modern tarım tekniklerinin ve kimyasallarının yoğun olarak kullanıldığı bölgemizde toksik kimyasal maddelerin belirlenmesi ve tarımsal araştırmalar konusunda uzmanlaşacak bir kurumun önemli bir eksikliği gidereceği düşünülerek 2008 yılında Gıda Mühendisliği Bölümü tarafından Devlet Planlama Teşkilatı’na bir ArGe projesi sunulmuştur. Projenin kabul edilmesi ile birlikte 2009 yılında projenin yürütülmesine başlanmıştır.
Gıdalarda bulunan toksik kimyasal maddelerin belirlenmesi ve kontrolü konusunda Türkiye’de çeşitli devlet kurumları faaliyet göstermekte ve üniversitelerimizin ilgili bölümlerinde çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Ancak gıdalarda bulunan bu maddeleri kapsamlı olarak ele alacak, bu konuda ulusal bir veri bankası oluşturulmasına öncülük edecek ve metodolojik destek verebilecek, konu hakkında bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip ederek daha hızlı ve kesin yeni analiz metotları oluşturabilecek, tam donanımlı bir “Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi” yoktur. Üniversitemiz bünyesinde Gıda Mühendisliği Bölümü’nün yürütmekte olduğu bir DPT projesi ile kurulan merkez, toksik kimyasallar ve tarımsal araştırmalar üzerine kapsamlı analiz, izleme faaliyetleri, araştırma ve geliştirme çalışmaları yapabilecek kapasitededir. Kurulan merkez ile, üniversitemizin ArGe altyapısına önemli bir katkı sağlanmıştır. Merkezde bulunan analitik cihaz ve donanım ile gıda güvenliği konusunda çok ileri düzeyde araştırmalar yapmak mümkündür. Araştırma altyapısı gıda güvenliği alanında yapılabilecek her şeyi yapabilir olma hedefi gözetilerek oluşturulmuştur. Kurulan merkezin uluslararası düzeyde tanınabilirliğini sağlamak ve verilen hizmetlerin güvenilirliğini artırmak amacıyla laboratuar akreditasyonunu sağlamaya yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Son güncelleme : 11.11.2022 16:47:10